İzleyiciler

16 Ocak 2011 Pazar

2

keşke biraz daha olgun olsaydın.. oysa ki çok umutluydum senden, kendimden. keşke sana "bu çok saçma" diyebilseydim ve keşke bunu anlayabilecek olsaydın. yeniden birilerini sevebileceğimi düşünmek bile iyi geliyordu bana..

dokunuşun...
tenin...
gülüşün...
kokun...

şimdi bile gülüşünü düşününce gülümsüyorum. evet seni sevebilirdim hatta belki bu hastalık boyutuna bile gelebilirdi. olmadı, izin vermedin. sana sarılmayı öpmeyi koklamayı severdim. senin de sevdiğini bilirdim...

neyse sen de hoşça kal

1

neden gerçekten istediğim şeylerde hiçbir zaman yanımda olmadınız?
neden beni gerçekten içinizde hissetmenize rağmen bir parça da olsa bunu bana göstermediniz?
neden hep savaşmak durumundayım?

evet seviyorum savaşmayı ama bazen ateşkeslere de ihtiyacım oluyor. omuzlarımda sıcak ve güven veren ellerin varlığını hissetmek istiyorum. içimdeki renkleri görmenizi istiyorum hepsini griye boyamanızı değil..
biliyor musun sana benziyorum, hem de çok... onun seni anlamaması gibi sende beni anlamıyorsun. oysa ki aynı şeylerden bahsediyoruz: kanaatsizlik..

neyse yine de hoşça kalın..

15 Ocak 2011 Cumartesi

10 Ocak 2011 Pazartesi

soğuk

yüzeyi buz tutmuş bir göle içeriden bakmak gibi aslında...dışarıdan kaygan ve sert görünümlü, ışıl ışıl bir mutluluk benimkisi. oysa o mutluluk oldukça kırılgan.. ne zaman birisini o buza çıkartmaya kalksam hep mutluluğumu kırıyor ve ben buna hep izin veriyorum... onlar kırıyor, ben ise içerideki soğuk suda boğuluyorum. ne zaman çıkışı bulsam ve yüzeye çıksam ya birisi gelip beni itiyor yada bir başkasını, kırması için buzuma çıkartıyorum... tüm gölü kırıp hiç buz kalmamasını denedim, güneşi çıkartıp baharı getirdim ama sonuç yine aynı! ne yazık...

bir gün öldüğümde sadece annemle, babamla, ablamla ve başakla daha fazla yaşayamayacağım için üzüleceğim. dünyamın bu kadar küçük olması ne yazık...

yine boğuluyorum ve bu kez su gerçekten de soğuk...