İzleyiciler

22 Eylül 2010 Çarşamba

umurumda değil kimse hiç kimse...

yalnız olmaktan bıktım. bu her fırsatta söylediğim sevgili beyaz atlı prensim değil. bu gerçek anlamda yalnızlık. bir şeyleri paylaşmak için tek kişinin olması. hoş değil hemde hiç değil. ama atlatılamayacak bir şey de değil biliyorum..

biraz da benim yüzümden aslında bu durum. insanları kendime yaklaştırmıyorum. hayır hayır çoğusu tarafından sevilen bir insanım. benim kastettiğim kendi duvarlarım. belki bu iki yüzlülük gibi değerlendirilebilir. kabul. ikiyüzlüyüm. herkese karşı gülen sahte bir ben, birde içinde kimseye yanaşmayan yanaşamayan başka bir ben.

bende her insan gibi bir şeyler gördüm yaşadım. yaşadıkça o duvara bir kat daha eklendi. sonra aşılmaz ulaşılmaz bir kule oldu. daha sonra çok zor yıktım duvarlarımı fakat o duvarlar inceden inceden şeffaf halde örülmeye devam ediyor. göremiyorum ama hissediyorum...

rapunzel misali saçlarımı sarkıttım küçük penceremden sayılı insana. ama artık saçlarım dayanmamaya başladı birer birer koptular kopuyorlar...

insan büyüdükçe yalnızlaşır değil mi? doğru.. fakat ben daha yalnız olmak için çok gencim. belki de bu yüzdendir hırçınlığım...

o yüzünü görünce boğazıma bir şeyler tıkandı, çok kötü oldu bir yanım ama diğeri ağır bastı iki yüzlüyüm dedim ya artık sen hep o ikinci yüzümü göreceksin. biliyorum sende en az benim kadar iki yüzlüsün onun için hayatına devam edeceksin ama tek farkla: sen hiç bir şey yapmasan bile ben anlarım ki anladım da senin de boğazına bir şeylerin tıkandığını.. kırıldığında yüzünün aldığı şekil ve konuşma tarzının değişmesi en çok beni etkileyen özelliğin bunu bilmiyordun bence. içimi yakıp geçen bir o var...

artık duvarın dışındasın. kendimi çok gördüğümden değil artık gerçekten kimselere vermediğim veremediğim şansını kaybettiğinden..

üzgünüm sadece çok üzgünüm, sana değil kendime...

umurumda değil dedim ya umurumda aslında ama bunu göremeyeceksin..

3 yorum:

Adsız dedi ki...

öyle doğru yazmışsın ki. bu durum iki yüzlülük değil. başka bişey bu. insanları kendi iç dünyamızı, üzüntülerimizi, korktuklarımızı yansıtmıyoruz, çünkü korkuyoruz incitilmekten, kırılmaktan. ben ilk defa hayatımda O'na açmıştım kendi dünyamı. sonra dedi ki bana, sen benim yanımda başka birisin, diğer arkadaşlarının yanında başka birisin. evet çok haklıydı. fakat nedenini anlayamadı hiç. bırak herkes duvarların dışında kalsın. bırak yalnız kalalım. ben artık duvarların dışına çıkıp, insanlarla da konuşmuyorum. kimseyi duvarın içine de sokmuyorum. çünkü ben, acı çekmekten korkuyorum.

ergen desen değil olmuş desen hiç değil dedi ki...

sevgili kuşbeyin dene tabi bunu da ama ben çok da umutlu değilim o dediğinden. çünkü sen duvarlarına kimseyi almadıkça o duvarlar katkat artıyor... inan dışarıda seni 'içindeki seni' görebilecek çok insan var. hemde hiç beklemediğin ummadığın kişiler bile olabilir benim ki gibi. elden bir şeyin gelmemesi var ya işte o en gıcık en lanet şey bence..

Adsız dedi ki...

Duvarını aşan insanları hayatından tek başına çıkarmaya devam ettikçe bu yalnızlığınız inanılmaz boyutlar kazanabilir..